Korku Nedir? Korkularımızı Yenebilir Miyiz?

Korku kelime manasıyla gerçek bir tehlikenin ya da bir tehlike olasılığının düşüncesinin uyandırdığı kaygı duygusudur.



Peki neyden korkarız? İşsizlikten mi? Başarısızlıktan mı? Evlenmekten mi? Yalnız kalmaktan mı? Yoksa ölüm veya yok olmaktan mı? Örnekleri çoğaltmak mümkün. Kısacası hiç kimse korkusuz değildir. Herkesin bir korkusu vardır. Kiminin korkusu kimin hobisi ya da yapması gereken işi de olabilir.
Mesela, hayvanlardan korkan birinin sirke giderek orada yapılan gösteriye olağan dışı tepki göstermesi kendisine göre normaldir. Çünkü belki de kendisi bir kelebeğe bile dokunmaya korkarken, orada vahşi hayvanlarla yapılan gösteriler kendisi açısından hem ilgi çekici hem de ürkütücüdür.


Herkesin bir korkusunun olması ne kadar normalse, korkusuyla yaşayıp onunla mücadele eden insanların olması da gayet normaldir. Herkesten duyarız “korkularının üzerine git yoksa korkularını yenemezsin”diye. Bu bir bakıma doğrudur. Ama yüzde yüz geçerlidir diye bir iddiada da bulunmak bence yanlış bir değerlendirme olacaktır. Çünkü korkuların üzerine gidilmesi ile yüzde yüz başarıya ulaşılabilseydi, etrafımızda korkularıyla yaşayan insanlar bulunmazdı.


Kendimden örnek verecek olursam, yıllardan beri yüzme öğrenmek istiyorum. Ama ne zaman bir havuza ya da denize girsem suyun boyu biraz yükselince geriliyor ve paniğe kapılıyorum. Bu korkumun üzerine giderek yavaş yavaş yenmeye çalışıyorum. Hatta az buçuk da olsa başarılı olduğumu söyleyebilirim. Yani benim boğulma korkumun üzerine giderek ilerleme katettiğim doğrudur. Aynı şekilde çevremdeki bazı arkadaşlarımın da korkularıyla savaşarak ilerleme katettiğine şahit oldum. Bu demek oluyor ki bazı korkularımızla savaşarak onları mağlup etmek mümkün gibi görünüyor.


Bazı korkularımız ise zamanın akışında kendiliğinden kaybolabiliyor. Örneğin, çocuklu yaşlarda karanlıktan korkan birinin yetişkin bir birey olduğunda bu fobisi kendiliğinden kaybolabilir. Ya da kullandığı araç ile kaza yapan bir sürücünün “bir daha direksiyonun başına geçmem” dedikten sonra bile, araya belli bir zaman zarfı girdikten sonra yeniden yollara çıkması ihtimal dahilindedir.


Kimi korkularımız ise bizimle birlikte yaşamaya devam ederler. Ne yaparsak yapalım, nasıl mücadele edersek edelim bu korkularımızın bizi terk etmesi olası görünmüyor. Aslıda bu garipsenecek bir durum değildir. Çünkü sonuçta nefes alıp veren ve biçilen ömür kadar yaşayabilen ölümlü varlıklarız ve kusursuz da değiliz. Çalışan sağlam bir metabolizmaya her zaman ihtiyaç duyduğumuz görünen bir gerçektir. Ve hayatımızı devam ettirebilmek için bu sağlam olan metabolizmamızı korumamız gerçeği de ortadadır.


Bu sebeple vücut bütünlüğümüzü tehdit eden her türlü canlı veya cansız organizmalarla mücadele etmemiz gerekir. Karşımıza çıkacak olan engelleri aşmak için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Buna korkularımızda dahildir.
Korkularımız karşımıza çıkan engelse onu alt etmeye çalışmalıyız. Eğer alt edemiyorsak onu pasivize etmeye gayret göstererek onunla yaşamaya alışmak zorundayız.

İşte, bizi asla terk etmeyecek olan ve kendisiyle yaşamak zorunda olduğumuz korkularımız da bunlardır. Bu korku ve endişelerimiz bizi bazen zor duruma sokabilir. Hatta bazen takıntı haline bile dönüşebilir. Burada yapmamız gereken şey, bu korkularımızı kontrol altında tutmak ve korkularımızın olduğunu kabul ederek tabiatımız gereği bunların normal olduğunu kanıksamamızdır.

Yorumlar

  1. Elimizden geldigince yenmeye çalismaliyiz bazen mümkün olmuyor 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet dediğimiz gibi bazı kormularımızı yenmek mümkün görünmüyor.
      :) Yapmamız gerek onu kabul etmek ve bunun normal olduğunu bilmek.

      Sil
  2. Korku insanları bu zamana kadar hayatta tutan en önemli duygulardan birisi. Başarısızlık korkusu olmadan başarıya ulaşılamaz ama her şeyde olduğu gibi korkunun da fazlası zarar.

    Güzel bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yazı ile alakalı yorum yaparak değerli fikirlerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler.

Bizi Takip Edin